Kılcal varis tedavisi, ince damar çatlamalarının ve estetik bozuklukların giderilmesinde kullanılan etkin yöntemleri içerir. Özellikle bacaklarda görülen kılcal damarlar, tedavi edilmediğinde ilerleyerek daha büyük damar genişlemelerine neden olabilir.
Lazer ve skleroterapi yöntemleri kılcal varis tedavisinde en sık kullanılan girişimsel uygulamalardır. Bu tekniklerle damar duvarı kapatılır ve zamanla vücut tarafından emilerek kaybolur, böylece hem estetik hem de tıbbi fayda sağlanır.
Kılcal varis tedavisinde kullanılan yöntemler, işlem sonrası kısa sürede günlük hayata dönme imkânı sunar. Lokal anestezi altında yapılan bu girişimler, uzun süreli iyileşme gerektirmeden kalıcı sonuçlar elde edilmesine olanak tanır.
Tedavi edilmeyen kılcal varisler, bacaklarda yorgunluk, yanma ve kaşıntı gibi belirtilere yol açabilir. Erken dönemde yapılan girişimsel tedaviler ise hem semptomların kontrolünü sağlar hem de ileride gelişebilecek geniş varis oluşumlarını engeller.
Kılcal Varis Nedir ve Nasıl Fark Edilir?
Kılcal varis, yüzeye yakın damarların genişlemesi ya da görünür hâle gelmesi sonucu ortaya çıkan bir damarsal problemdir. Genellikle bacaklarda, yüz bölgesinde veya vücudun diğer yerlerinde ince çizgiler hâlinde görülür. “Varis” denildiğinde akıllara önce bacaklardan dışarı doğru kabarık, büyük damarlar gelse de kılcal varisler çok daha ince ve yüzeysel damar genişlemeleridir. Çoğu zaman:
- Kırmızı, mavi veya mor renkli bir ağ şeklinde görünürler.
- Çapları genellikle 1 milimetreden daha incedir.
- Diz çevresinde, ayak bileğinin iç-dış kısımlarında, uylukta veya yüzde burun ve yanak çevresinde sıkça görülürler.
Kılcal varisleri fark etmek genelde kolaydır; zira ciltte ince damarların ağ gibi veya çatlak gibi belirmesiyle tanınırlar. Bazen kozmetik kaygılar dışında bir belirti vermezler, bazen de uzun süre ayakta kaldığınızda hafif bir sızı ya da yanma hissine neden olabilirler. Bu ağlar, bir nevi “kırılmış” ya da “zorlanmış” damarların izini andırabilir.
Evinizdeki bir su tesisatını hayal edin. Ana borularda bir tıkanıklık veya sorun varsa, suyun basıncı ve akışı yan ve küçük borucuklara yüklenebilir ve orada zamanla genişlemeler görülür. İşte kılcal varisler de bazen bu durumu andırır. Kanın ana damarlar yerine, yüzeye yakın ince kılcal damarlarda birikmesiyle o bölgede görsel farklılıklar oluşur.
Kılcal Varislerin Gelişiminde Hangi Faktörler Rol Oynar?
Kılcal varislerin oluşumunda kalıtım (genetik), hormonal değişiklikler, yaşam tarzı ve çevresel etkenler gibi çok çeşitli faktörler söz konusudur. Bazı insanlar doğuştan daha “zayıf” damar duvarlarına ya da bağ dokularına sahiptir. Yani genetik yatkınlıkla bu damar genişlemeleri daha kolay ortaya çıkabilir.
- Genetik Yatkınlık: Ailenizde varis ya da kılcal varis öyküsü varsa, sizin de bu duruma yatkın olma olasılığınız artar. Bu yatkınlık, damarların yapısını etkileyen genetik faktörlerden kaynaklanır.
- Hormonal Değişiklikler: Özellikle östrojen ve progesteron gibi hormonlardaki dalgalanmalar, damar duvarlarını ve kapakçıklarını zayıflatabilir. Gebelik dönemi, doğum kontrol hapı kullanımı, menopoz veya adet döngüsü gibi hormonal değişimlerin yoğun olduğu süreçlerde, kılcal varislerin oluşumu tetiklenebilir.
- Uzun Süreli Ayakta Kalma ya da Oturma: Bacak kasları, kanın yerçekimine rağmen kalbe geri pompalanmasında önemli rol oynar. Fakat sürekli ayakta duran veya çok uzun süre oturan kişilerde damar içi basınç artar, böylece kılcal varisler oluşabilir.
- Aşırı Güneş Işığı ve Çevresel Faktörler: Özellikle yüz bölgesinde görülen kılcal damarlar, yoğun UV ışını maruziyetiyle ilişkili olabilir. Güneşin cilde verdiği hasar, damarların da bütünlüğünü bozabilir.
- Yaşlanma: Yaş ilerledikçe damarların elastikiyeti azalır. Aynı zamanda damar kapakçıkları da zayıflar. Bu doğal yaşlanma süreci, kılcal varis dahil pek çok damar problemine zemin hazırlar.
Bir başka benzetme kullanmak gerekirse: Düşünün ki bir apartmanın duvarları zamanla aşınır, boyası dökülür. Bu durumun bir kısmı yapısal zayıflıktan (genetik), bir kısmı da dış etkenler (güneş, rüzgâr, nem) nedeniyle oluşur. Kılcal varis de damarlarımızın “duvarları” olan bağ doku yapısının ve o dokuya etki eden dış etmenlerin bir sonucudur.
Kılcal Varisler Nasıl Belirtiler Gösterir?
Pek çok kişi kılcal varisleri, kozmetik bir problem olarak fark eder. Ciltte ince damar desenleri şeklinde beliren bu görünüm bazen kişiyi rahatsız etmeyebilir. Ancak bazı kişilerde birkaç hafif belirti ortaya çıkabilir:
- Hafif Ağrı veya Yanma Hissi: Kılcal varislerin olduğu bölgede uzun süre ayakta kalmakla artan hafif bir ağrı ya da yanma söz konusu olabilir.
- Kaşıntı ve Hassasiyet: Damar genişlemesinin olduğu alanı kaşıma isteği olabilir.
- Hafif Şişlik veya Damar Dokusunda Kabartı: Her ne kadar büyük varislerdeki gibi bariz bir kabartı kılcal varislerde pek görülmese de bazen minik kabarıklıklar veya toplu iğne başı kadar kısmi şişlikler gözlenebilir.
- Psikolojik ve Estetik Rahatsızlık: Özellikle görünür bölgelerdeki kılcal damarlar, kişide öz güven kaybı veya utangaçlık gibi duygulara yol açabilir.
Genelde bu belirtiler ağır değildir; ancak zamanla daha büyük varis problemleri ile birlikte görülüyorsa, altta yatan venöz yetmezlik gibi ciddi nedenler araştırılabilir.
Diyelim ki arabamızın gösterge panelinde küçük bir ışık yanıyor. Belki çok kritik bir durum değildir, ama göz ardı edersek ileride başka problemlerin habercisi olabilir. Kılcal varislerin kendileri çoğunlukla büyük bir soruna yol açmaz; ancak bazen vücudun “daha derin” bir probleminden ipucu verebilirler.
Kılcal Varis Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Kılcal varisleri tedavi etmek için günümüzde pek çok yöntem mevcuttur. Tedaviler, büyük ölçüde şu iki ana prensibe dayanır:
- Varisli (Genişlemiş) Damarların Kapatılması veya Tıkanması: Amaç hatalı dolaşıma katkı veren bu ince damarları devre dışı bırakmaktır. Damar kapatıldığında, kan akışı daha sağlıklı damarlara yönlendirilir.
- Vücudun Doğal Emilim Sürecini Desteklemek: Kapatılan ya da tıkanan bu kılcal damarlar, zamanla vücudun doğal iyileşme mekanizmaları tarafından parçalanır ve emilir.
Bu bağlamda kullanılan modern tedavi seçeneklerini şöyle sıralayabiliriz:
- Skleroterapi (Sclerotherapy)
- Lazer Tedavisi
- CLaCS (Cryo-Lazer ve Cryo-Skleroterapi)
- IPL (Yoğun Atımlı Işık) Tedavisi
- Radyofrekans Ablasyon (daha çok orta çaplı veya büyük varislerde kullanılır)
Elbette hangi yöntemle ilerleneceği; kılcal varislerin yoğunluğuna, cilt tipine, hastanın beklentilerine ve varsa eşlik eden başka damar sorunlarına göre değişebilir. Bazı hastalarda bu tedaviler kombine uygulanabilir. Mesela yüz bölgesindeki çok ince kılcal varisler için lazer tedavisi tercih edilirken, bacak bölgesindeki damarlar için skleroterapi daha uygun olabilir. Burada esas amaç en etkin çözümü en düşük yan etkiyle sunmaktır.
Skleroterapi Nedir ve Nasıl Uygulanır?
Skleroterapi, kılcal varislerin tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden biridir. Bu yöntemde “sklerozan” adı verilen özel bir solüsyon (örneğin polidokanol veya sodyum tetradesil sülfat) ince bir iğne yardımıyla kılcal damarların içine enjekte edilir. Sklerozan madde damar çeperini tahriş eder, iltihabi bir reaksiyon oluşturur ve sonunda damar duvarları birbirine yapışarak o damar adeta “kapatılır.”
Uygulama Süreci:
- Tedavi edilecek damarlar belirlenir. Bazı durumlarda damarların daha net görülmesi için ultrason veya özel ışıklar (vein finder) kullanılır.
- Damar içine ince bir iğneyle sklerozan madde enjekte edilir. Bu sırada hafif bir yanma veya batma hissedilebilir, fakat çoğu zaman tolere edilebilecek düzeydedir.
- Enjekte edilen madde damarı bloke eder ve birkaç hafta içinde o damar görünmez hâle gelmeye başlar.
Seans Sayısı:
- Kılcal varisin miktarına ve yaygınlığına göre seans sayısı farklılık gösterebilir. Bazı hastalarda tek seans yeterliyken, bazılarında 2-3 seans yapmak gerekebilir.
Avantajları ve Dezavantajları:
- Avantajları: Çoğu zaman ameliyatsız, kısa sürede uygulanabilir, iyileşme süreci hızlıdır.
- Dezavantajları: Bazı hastalarda enjeksiyon bölgesinde geçici morluklar veya renk değişiklikleri olabilir. Nadir de olsa alerji veya ciltte ufak yara (nekroz) gibi yan etkiler ortaya çıkabilir.
Benzetme yaparsak: Evinizde kullanmadığınız bir hortum var. Hortumun içindeki suyu boşalttıktan sonra onu katlayıp tamamen iptal edersiniz. Skleroterapi, damarı benzer şekilde devre dışı bırakıp kapatır; böylece o damardan akış olmaz ve damar görünürlüğü ortadan kalkar.
Lazer Tedavisi Kılcal Varislerde Nasıl Etki Eder?
Lazer tedavisi, özellikle yüz bölgesi gibi daha ince ve hassas alanlardaki kılcal varislerin giderilmesinde sıkça kullanılan bir başka yöntemdir. Burada lazer ışını, damar içindeki kan tarafından emilir ve ısıya dönüşür. Bu ısı, damar duvarlarında hasara yol açarak damarın kapanmasına neden olur.
- Endovenöz (Endovenous) Lazer Tedavisi (EVLT): Genelde daha büyük varisler için kullanılır. İnce bir kateter yardımıyla damar içine lazer fiberi yerleştirilir ve damarın içten “yakılması” sağlanır.
- Transdermal Lazer Tedavisi: Kılcal varislerin olduğu cilde dışarıdan uygulanan lazer ışığıyla yapılır. Özellikle yüzdeki ince kılcal damarlar için tercih edilir.
Lazer tedavisi, cilt yüzeyinin hasar görmemesi için genelde soğutucu sistemlerle (örneğin soğuk hava üfleyen cihazlar veya jel) birlikte yapılır. Böylece uygulama sırasında acı hissi ve cilt yanığı riski azaltılır.
Düşünün ki bir büyüteçle gelen güneş ışığını kağıda odakladığınızda, orada ısı oluşur ve kağıdı yakabilirsiniz. Lazer tedavisi de benzer bir prensiple çalışır: Damarın içindeki hemoglobin lazer ışığını emip ısınır, ısı da damar duvarında hasar yaratarak o damarın kapanmasını sağlar.
CLaCS (Cryo-Lazer ve Cryo-Skleroterapi) Nedir ve Avantajları Nelerdir?
CLaCS, son yıllarda popülerlik kazanan ve “Cryo-Lazer” ile “Cryo-Skleroterapi”yi bir arada kullanan hibrit bir tekniktir. Kılcal varis tedavisine farklı açılardan yaklaşarak başarı oranını artırmayı amaçlar.
Cryo-Lazer (Soğutmalı Lazer):
- Özel bir lazer cihazı kullanılır ve lazer enerjisi kılcal damara yönlendirilir.
- İşlem sırasında cilt yüzeyi aynı anda -20°C gibi düşük ısı üfleyen bir cihazla soğutulur (kriyot erapi). Bu soğutma sayesinde ciltte yanma ve ağrı hissi azaltılır.
Cryo-Skleroterapi:
- Lazerden hemen sonra, hala kapatılması gereken damarlar olduğu düşünülüyorsa, “dextrose” gibi sklerozan bir madde ince iğneyle enjekte edilir.
- Böylece hem lazer hem de skleroterapinin etkileri bir araya getirilir.
Avantajları:
- Tek başına lazer veya skleroterapiye kıyasla daha yüksek başarı oranları rapor edilebilir.
- Cilt soğutulduğu için hasta konforu yüksektir; ağrı ve yan etki riski görece düşüktür.
- Augmented Reality (AR) gibi gelişmiş görüntüleme cihazları (Vein Viewer vb.) ile kombine edilerek damarlar daha net görüntülenebilir.
Basit bir örnekle anlatmak gerekirse: Kılcal varisleri silmek için önce güçlü bir ışınla (lazer) bu “yanlış hattı” devreden çıkarıyorsunuz; ardından hala küçük boşluklar varsa oraları da “dolgu” veya “yapıştırıcı” (sklerozan) ile kapatıyorsunuz. Bütün bunlar yapılırken soğuk hava üflenmesi de cildin rahat etmesini sağlıyor. Böylece hem konforlu hem de etkin bir tedavi mümkün oluyor.
Tedavi Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler Neler?
Kılcal varis tedavilerinin ardından iyileşme sürecinde bazı önemli noktalara dikkat etmek gerekir. Tedavi yöntemi ne olursa olsun (skleroterapi, lazer veya CLaCS), vücudun bu işlemi benimsemesi ve damarın “kapatılıp” doğal yollarla yok edilmesi zaman alır.
- Kompress (Basınç) Uygulaması: Özellikle skleroterapi sonrasında, doktorlar genellikle kompresyon çorabı veya bandaj kullanımını önerir. Bu tedavi edilen damarların daha kolay kapanmasına ve kanın sağlıklı damarlara yönlendirilmesine yardımcı olur.
- Hafif Egzersiz ve Yürüyüş: Kan dolaşımını hızlandırmak için hafif yürüyüşler önerilir. Uzun süre hareketsiz kalmak, bacaklarda istenmeyen basınç artışlarına yol açabilir.
- Güneşten Korunma: Lazer veya skleroterapi yapılan bölgede hiperpigmentasyon (ciltte koyu renk değişimi) riskini azaltmak için güneş kremi kullanmak ve direkt güneşten kaçınmak önemlidir.
- Aşırı Sıcak Uygulamalardan Kaçınma: Tedavinin hemen sonrasında çok sıcak banyo, sauna veya solaryum gibi uygulamalar ciltte ekstra tahrişe ya da rengin koyulaşmasına neden olabilir.
- Takip Randevuları: Eğer birden fazla seansa ihtiyaç varsa, hekimin belirttiği takvimde kontrole gidilmesi çok önemlidir.
Bir bahçe düşünün; yeni diktiğiniz fidanları belli bir süre korumanız gerekir. Yabancı otları temizler, düzenli sulama yaparsınız ki kökleri sağlıklı tutsun. Aynı şekilde kılcal varis tedavisinin ardından o damarların yeniden açılmaması veya istenmeyen sonuçlar doğurmaması için, hekimin önerdiği bakım ve kontrolleri aksatmamak gerekir.
Yaşam Tarzı Değişiklikleriyle Kılcal Varislerden Korunmak Mümkün Mü?
Elbette kılcal varislerden tamamen kurtulmak veya asla oluşmamasını garantilemek mümkün değildir; çünkü genetik ve hormonal faktörler bazen “kaderimizi” belirleyebilir. Ancak yaşam tarzında bazı değişiklikler yapmak, hem yeni kılcal varis oluşumunu azaltabilir hem de mevcut sorunların ilerlemesini yavaşlatabilir.
- Düzenli Egzersiz: Özellikle bacak kaslarını çalıştıran yürüyüş, yüzme, bisiklet gibi aktiviteler kan dolaşımını iyileştirir. Yerçekimine karşı kanı yukarı doğru pompalamak, adeta bir “kalp pompası” görevi gören bacak kaslarının işidir. Bu kaslar aktif oldukça, damar içi basınç dengelenir.
- İdeal Kiloyu Koruma: Fazla kilo, bacak damarları üzerine ek yük bindirir. Dolayısıyla kilonuzu kontrol altında tutmak, hem kılcal varis riskini hem de daha büyük varis riskini azaltır.
- Uzun Süreli Ayakta Durma veya Oturmadan Kaçınma: Mümkün oldukça yarım saatte bir bacakları hareket ettirmek, pozisyon değiştirmek ya da kısa yürüyüş araları vermek önerilir.
- Sigara ve Alkol Tüketimini Sınırlandırma: Sigara, damar duvarlarına zarar verebilecek pek çok kimyasal içerir ve kanın akışkanlığını olumsuz etkiler. Alkol ise vazodilatasyona (damar genişlemesine) yol açarak damarların daha belirginleşmesine katkı sağlayabilir.
- Bacakları Dinlendirme ve Yüksekte Tutma: Özellikle akşamları, bacakları bir yastık yardımıyla kalp seviyesinin üzerine kaldırmak, damar içi basıncı azaltarak rahatlama sağlar.
Kısacası yaşam tarzı değişiklikleriyle, kılcal varislere zemin hazırlayan faktörleri en aza indirmek mümkündür. Bu tıpkı evinizi düzenli havalandırmak ve temiz tutmak gibidir. Her ne kadar dışarıdan gelen tozları tamamen engelleyemesek de yaşam alanımızı iyi koruyarak daha az sorun yaşarız.
Hangi Durumlarda Uzman Görüşü Almak Gerekir?
Genellikle kılcal varisler ciddi bir sağlık tehdidi oluşturmaz. Fakat bazı durumlarda uzman görüşüne başvurmak önemlidir:
- Şiddetli Ağrı ve Şişlik: Eğer kılcal varisler ağrı, yanma ve rahatsızlık yaratacak kadar belirginse, altta daha ciddi bir venöz (toplardamar) yetmezlik olup olmadığını değerlendirmek gerekebilir.
- Deri Değişiklikleri: Ciltte renk değişikliği, kuruluk, egzama benzeri döküntü, yara veya ülser oluşumu varsa, bu durum varis hastalığının ilerlemiş bir tablosu olabilir.
- Yeni Varislerin Hızla Artması: Kısa sürede çok fazla kılcal varis çıktıysa veya mevcutlar hızla genişliyorsa, varislerin altında yatan bir dolaşım sorunu araştırılmalıdır.
- Estetik ve Psikolojik Rahatsızlık: Bazı kişilerde kılcal varislerin görünümü ciddi bir özgüven problemi yaratabilir. Günlük hayatta etek, şort giymekten çekinmek gibi durumlar söz konusuysa, uzman yardımıyla çözüm aranabilir.
Yani kılcal varis “ufak ama bazen can sıkıcı bir sorun” olarak değerlendirilebilir. Ancak büyüyen, ağrı yapan veya ciltte belirgin değişikliklere sebep olan durumlar buzdağının görünmeyen kısmı olabilir. Zamanında yapılan bir uzman muayenesi, hem ciddi sorunların erken teşhis edilmesini hem de daha başarılı sonuçlar için doğru tedavilerin uygulanmasını sağlar.
Tedavi Yöntemlerinin Olası Yan Etkileri ve Riskleri Nelerdir?
Her tıbbi müdahale gibi kılcal varis tedavilerinin de yan etki ve riskleri bulunmaktadır. Ancak deneyimli ellerde ve doğru hasta seçiminde bu riskler genellikle düşüktür.
Skleroterapi Sonrası:
- Hafif morluklar veya deride renk değişikliği (hiperpigmentasyon) görülebilir.
- Nadir durumlarda telangiektatik matting (daha ince kılcal damarların oluşması) veya ciltte küçük yara izleri olabilir.
- Alerjik reaksiyon ve nadiren cilt nekrozu gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir.
Lazer Tedavisi Sonrası:
- Uygulama alanında kızarıklık, hafif şişlik ve kabuklanma (özellikle yüzde) oluşabilir.
- Çok nadiren ciltte yanık veya renk değişikliği gelişebilir.
- Geçici uyuşma veya karıncalanma hissi de bazı hastalarda görülmüştür.
CLaCS Sonrası:
- İşlem bölgesinde hafif ekimoz (morarma) ve bazen küçük damar içi pıhtılar (intravasküler koagulum) oluşabilir. Bunlar genellikle vücut tarafından absorbe edilir.
- Tedavi bölgesinde geçici kahverengi leke kalabilir, fakat sıklıkla zamanla solup kaybolur.
Ancak unutulmamalıdır ki her cilt tipi ve her hasta farklıdır. Birinde hafif kızarıklık olurken, bir diğerinde daha belirgin morarma görülebilir. Bu farklılık tamamen kişiye özgü iyileşme sürecine bağlıdır. Bu tıpkı “kimimizin kesiklerden çabuk iz kalırken, kiminin hafif çizik bile neredeyse iz bırakmaması” gibi kişisel bir meseledir.
Gelecekte Kılcal Varis Tedavisinde Ne Gibi Gelişmeler Bekleniyor?
Tıp dünyası, teknolojik yeniliklerden en çok yararlanan alanlardan biridir. Kılcal varis tedavisinde de gelecekte daha da ileri yöntemlerin hayatımıza girmesi bekleniyor. Bazı örnekler:
- Daha Gelişmiş Görüntüleme Teknikleri: Augmented Reality (AR), sanal gerçeklik (VR) veya yüksek çözünürlüklü ultrason cihazlarıyla damarların çok daha net görülmesi ve hedeflenmesi mümkün olacak. Böylece yanlış damara müdahale etme riski iyice azalacak.
- Akıllı Lazer Sistemleri ve Robotik Uygulamalar: Belki de belirli bir kalınlığın altındaki damarları otomatik tespit eden, milimetrik hassasiyetle enerji uygulayan robotik kollar görebiliriz. Bu sayede insan hatası en aza indirilebilir.
- Yeni Sklerozan Maddeler: Mevcut sklerozan maddeler oldukça etkili olsa da gelecekte daha az yan etki oluşturan, daha hızlı emilen veya daha spesifik olarak belirli tipteki kılcal damarlara etki eden kimyasallar geliştirilebilir.
- Genetik Temelli Uygulamalar: Varise neden olan genetik profili taşıyan kişilerde erken teşhis ve koruyucu müdahaleler gündeme gelebilir. Damar duvarının yapısını güçlendiren özel ilaçlar veya gen terapileri bile uzun vadede mümkün olabilir.
Teknolojinin her geçen gün ilerlemesi sayesinde, kılcal varis tedavilerinin de daha konforlu, daha hızlı iyileşme sağlayan ve daha az komplikasyon riski taşıyan yöntemlere evrilmesi beklenmektedir. Bu tıpkı cep telefonlarının ilk çıktığı hâlinden akıllı telefonlara geçiş süreci gibidir. İlk başta belki pahalı ve herkese hitap etmeyen teknoloji daha sonra yaygınlaşıp erişilebilir hâle gelir.
Genel Özet ve Son Söz
Kılcal varisler, tıpkı ince çatlaklar gibi, cildin yüzeyinde kendini belli eden damar genişlemeleridir. Genellikle ciddi sağlık problemleri yaratmaz, ancak estetik açıdan kişiyi rahatsız edebilir veya hafif yanma, kaşıntı hissi oluşturabilir. Genetik yatkınlık, hormonal dalgalanmalar, uzun süreli ayakta durma veya oturma gibi faktörler bu sorunun oluşumuna zemin hazırlar.
Günümüzde skleroterapi, lazer tedavisi ve CLaCS gibi modern yöntemlerle kılcal varislerden büyük oranda kurtulmak mümkündür. Bu tedaviler damarların kapatılıp vücut tarafından emilmesini sağlar. İşlem sonrası dönemde doğru bakım (kompresyon çorabı, güneş koruması, hafif egzersiz, vb.) oldukça önemlidir. Ayrıca yaşam tarzı değişiklikleri, yeni kılcal varis oluşumunu en aza indirmeye yardımcı olur.
Eğer kılcal varisler giderek çoğalıyor, ağrı veya kozmetik sorun yaratıyor, hatta ciltte renk değişiklikleri gibi belirtiler gösteriyorsa, zaman kaybetmeden bir uzmana danışmak gerekir. Erken teşhis ve uygun tedavi hem estetik memnuniyeti artırır hem de olası damar hastalıklarının önüne geçer.
Kılcal varislerle başa çıkmak aslında sanıldığı kadar zor değildir. Önemli olan sorunu doğru anlamak, vücudu dinlemek ve uzman desteğiyle gerekiyorsa müdahale etmektir. Günlük hayatta yapılacak ufak düzenlemeler – düzenli egzersiz, bacakları dinlendirme, fazla kilolardan kaçınma – uzun vadede büyük fayda sağlar. Her ne kadar cildimizdeki bu ince damarlar bazen bir sanat tablosunu andırsa da istemiyorsak onlardan kurtulmak artık çok daha kolay ve konforludur.

Doç. Dr. Ömer Faruk Ateş, 1988 Amasya doğumludur. 2011 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olup, uzmanlığını 2016’da Ankara Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi Radyoloji Bölümü’nde tamamladı. 2019 yılına kadar aynı hastanede girişimsel radyoloji uzmanı olarak görev yaptı. Ardından Sakarya Üniversitesi’nde akademik çalışmalarına devam etti. 2024 yılı itibarıyla Sakarya Adatıp Hastanesi’nde görev yapmakta; vasküler, nörovasküler, kardiyak MRG ve koroner BT anjiyografi alanlarında hizmet vermektedir.
