Prostat tedavisinde uygun yöntem, hastanın yaşına, prostatın büyüklüğüne ve semptomların şiddetine göre belirlenir. Günümüzde minimal invaziv girişimler, daha az yan etki ve daha kısa iyileşme süresi sağlamaları nedeniyle ön plana çıkmaktadır.
Prostat embolizasyonu, damar yoluyla uygulanan modern bir yöntemdir. Bu işlem, prostat bezini besleyen damarların kapatılmasıyla prostatın küçülmesini sağlar. Böylece idrar yapma zorluğu ve sık idrara çıkma gibi şikâyetler azalır.
Klasik cerrahi yöntemlere kıyasla embolizasyon daha düşük komplikasyon riski taşır. Kanama oranlarının az olması, genel anestezi gerektirmemesi ve hızlı toparlanma süreci hastalar için avantaj oluşturmaktadır.
Tedavi seçeneği belirlenirken hastanın genel sağlık durumu, eşlik eden hastalıkları ve yaşam kalitesi dikkate alınmalıdır. Bireye özel yaklaşım ile hem etkinlik hem de güvenlik en üst düzeye çıkarılabilir.
Prostat Arter Embolizasyonu (PAE)
PAE, daha düşük riskler, daha az komplikasyon, hızlı iyileşme süreci ve hastanede yatma veya genel anestezi gereksiniminin olmaması ile karakterize edilen minimal invaziv, cerrahi olmayan bir müdahale olarak öne çıkar. Genellikle hastalar işlemden yaklaşık dört-altı saat sonra klinikten ayrılabilir ve evlerinin konforunda iyileşebilirler. PAE’nin ek avantajları şunlardır:
- Hastanede kalmaya gerek yok
- Aynı gün prosedürü olarak tamamlanma
- Ameliyata kıyasla daha az invazivlik
- Prostat büyüklüğüne bağlı herhangi bir kısıtlama yok
- Komplikasyon risklerinin azalması
- Cinsel hayatı olumsuz etkilememesi
Prostatın Transüretral Rezeksiyonu (TURP)
TURP ve PAE çeşitli açılardan önemli farklılıklar gösterir. Daha invaziv bir prosedür olan TURP, 80 mililitreyi (ml) aşan prostatlar için önerilmez ve özellikle 65 yaş üstü erkek hastalarda artmış bir risk oluşturur. PAE ile karşılaştırıldığında TURP, PAE vakalarının %1’inden azında görülen durumlar olan inkontinans, cinsel yan etkiler ve retrograd ejakülasyon olasılığının daha yüksek olmasıyla ilişkilidir. Ek zıtlık noktaları şunlardır:
- Hastanede kalış süresi yaklaşık 1-3 gündür
- 3 ila 6 hafta arasında değişen bir iyileşme süreci
- Prostat büyüklüğü 30 ml ile 80 ml’yi geçmeyen aralıkta
- Yüksek riskli kabul edilen 65 yaş üstü hastalar için önerilmez
- Ameliyat sonrası kanama riski önemli
- Cinsel fonksiyonda potansiyel kayıp veya bozulma
İyileşme – PAE VS. TURP
TURP’un ardından, bağımsız olarak idrar yapma yeteneği yeniden kazanılana kadar kateter ameliyattan sonra 24-48 saat boyunca yerinde kalmalıdır. Tipik olarak, TURP ameliyatı 1-3 gün süren bir hastanede kalmayı gerektirir ve tam iyileşme süresi 3-4 hafta sürer. Hastalara 6 haftaya kadar zorlu egzersizlerden veya ağır kaldırmaktan kaçınmaları önerilir.
Buna karşılık, PAE için iyileşme süresi belirgin şekilde daha kısadır. Hastalar genellikle prosedürle aynı gün evlerine dönerler. Giriş yerine bağlı iyileşme genellikle 1-2 hafta içinde elde edilir ve çoğu kişi 10 gün sonra normal aktivitelerine döner.
BPH Tedavisi – Sizin İçin Hangisi Doğru?
Uzman Hekimler olarak genişlemiş prostatları için tedavi seçeneklerini düşünen erkeklere kapsamlı bilgiler sunmak gerektiğine inanıyoruz. PAE ve TURP ameliyatı arasında seçim yaparken, birkaç faktörü hesaba katmak hayati önem taşır. TURP, tarihsel olarak en başarılı BPH tedavisi olarak ün kazanmış olsa da, TURP’den daha az komplikasyon ve daha hızlı iyileşme süreleri ile etkililik sunan diğer minimal invaziv prosedürlerin yaygınlığı artmaktadır.
Prostat Arter Embolizasyonu, büyümüş prostatlar için güvenli, etkili ve minimal invaziv bir tedavi olarak ortaya çıkar ve BPH’nin ağrılı ve rahatsız edici semptomlarını hafifletir. TURP ameliyatına göre birkaç avantajı vardır, özellikle cinsel yan etkilerin olmaması, işlem sonrası ağrının azalması ve daha düşük komplikasyon insidansı bunların başında gelir. BPH semptomlarınızı hafifletmek ve genel yaşam kalitenizi artırmak için PAE tedavisinin oldukça güçlü bir seçenektir.

Doç. Dr. Ömer Faruk Ateş, 1988 yılında Amasya’da doğmuş, 2011 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. 2016 yılında Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Kliniği’nde uzmanlık eğitimini tamamlayarak radyoloji uzmanı unvanını almıştır. Uzmanlık sonrasında aynı hastanede Girişimsel Radyoloji Kliniği’nde görev yaparak ileri düzey girişimsel işlemlerde deneyim kazanmıştır.
2018 yılında Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevine başlayan Dr. Ateş, akademik çalışmalarını sürdürerek Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde doçent doktor unvanını almıştır. 2024 yılı itibarıyla Sakarya Adatıp Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bölümü’nde hastalarına hizmet vermektedir.
