Lazerle varis tedavisi, girişimsel radyoloji yöntemleri arasında en sık kullanılan tekniklerden biridir. Bu yöntemde damar içine gönderilen lazer enerjisi ile varisli damar kapatılır ve dolaşım sağlıklı damarlardan devam eder. Ameliyatsız ve hızlı bir çözüm sunması nedeniyle sıklıkla tercih edilir.
Endovenöz lazer ablasyon yöntemi, lokal anestezi altında gerçekleştirilen minimal invaziv bir işlemdir. İnce bir kateter yardımıyla hedef damara girilerek lazer enerjisi uygulanır. Bu işlem sırasında çevre dokular korunur ve hasta aynı gün içerisinde normal yaşantısına dönebilir.
Lazerle varis tedavisinde başarı oranı oldukça yüksektir ve komplikasyon riski düşüktür. İşlem sonrası hastalarda hafif morarma veya gerginlik hissi görülebilir ancak bu bulgular kısa sürede kaybolur. Etkinliği kanıtlanmış bu yöntem, estetik açıdan da tatmin edici sonuçlar sağlar.
Modern girişimsel radyoloji teknikleri sayesinde, lazerle varis tedavisi hem güvenli hem de konforlu bir seçenek olarak öne çıkar. Hastalar işlem sonrası varis kaynaklı ağrı, ödem ve kozmetik şikâyetlerden büyük ölçüde kurtulmaktadır. Kalıcı sonuçları nedeniyle uzun dönem hasta memnuniyeti yüksektir.
Lazerle Varis Tedavisi Nedir?
Lazerle varis tedavisi, tıp dilindeki adıyla “Endovenöz Lazer Ablasyonu (EVLA)” veya “Endovenöz Lazer Tedavisi (EVLT)”, bozulmuş (yani yetmezlik gösteren) toplardamarların içerisinden lazer enerjisi verilerek damarın kapatılması işlemidir. “Endovenöz” sözcüğü “damar içi” anlamına gelir. Buradaki temel mantık, hasarlı damarı tümüyle yok etmek yerine içeriden “mühürleyerek” kan dolaşımında devre dışı bırakmaktır.
Bacaklarımızdaki toplardamarları birer su hortumu gibi düşünebiliriz. Hortumda bir sızıntı veya bozukluk olduğunda, o kısım suyun doğru yönünü bozar ya da akışta sorun çıkarır. Lazer tedavisinde, hortumun içerisinden yüksek ısı enerjisi (lazer) vererek o bölgeyi kapatıyoruz. Tabii hortumun kendisini atmak yerine, oradaki kusurlu bölgeyi ısı ile işlevsizleştiriyoruz. Vücut da zamanla bu işlevsiz damarı ortadan kaldırıyor ya da adeta “söküp atıyor”. Kan da artık daha sağlıklı diğer yollardan akmaya başlıyor.
Eskiden varis tedavisi sıklıkla cerrahi yöntemlerle yapılırdı: Damarlı bölgeler büyük kesilerle çıkartılır (stripping), hasta bir süre hastanede kalır, daha uzun bir iyileşme süreci yaşardı. Günümüzde ise lazer gibi teknolojik yöntemler sayesinde çok daha az invaziv (yani bedene daha az müdahale gerektiren) bir uygulama ile sonuç alınabiliyor. Bu yöntem pek çok durumda aynı gün içinde taburcu olabilme fırsatı sunar ve günlük yaşantıya daha çabuk dönmeyi sağlar.
Neden Varis Olur?
Varis oluşumunun en temel sebebi, toplardamarların içerisinde yer alan kapakçıkların düzgün çalışmamasıdır. Sağlıklı bir toplardamarın içerisinde, kanın sadece tek yönde (aşağıdan yukarı, ayaklardan kalbe doğru) akışını sağlayan ufak kapakçıklar vardır. Bu kapakçıkların bozulması durumunda ise kanın bir kısmı geriye doğru kaçar ve toplardamarda basınç artar. Bunun sonucunda damarlar genişleyip bükümlü bir hal alır.
- Aile bireylerinde varis öyküsü olanlarda daha sık görülür.
- Meslek gereği sürekli ayakta duranlar (öğretmenler, cerrahlar, kuaförler) veya uzun süre masa başında hareketsiz kalanlar risk altındadır.
- Aşırı kilo, bacaklardaki damar sistemine ekstra yük bindirir.
- Kadınlarda ve ileri yaşlarda varis görülme sıklığı artar.
- Hormon değişiklikleri ve rahmin büyümesiyle toplardamarlara daha fazla baskı yapması, varis riskini artırabilir.
Varisin ortaya çıkmasında birçok etken aynı anda rol oynar. Ancak hangi nedenle olursa olsun, neticede damarın duvarlarında zayıflama ve kapakçıklarda yetersizlik vardır. Lazerle varis tedavisinde hedef alınan damarlar da işte bu kapakçık yetmezliğinden muzdarip olanlardır.
Lazerle Varis Tedavisi Nasıl Uygulanır?
Lazerle varis tedavisini, basitçe bir “onarım” veya “mühürleme” süreci olarak düşünebiliriz. Hasarlı damarın içine çok ince bir lazer fiberi (incecik bir ışık kablosu gibi) ilerletilir. Damarın problemi genellikle diz üstü bölgesinde, kasıkta veya bazen diz altında başlar. Bu nedenle fiberi yerleştirirken ultrason cihazıyla yolumuzu bulur ve tehlikeli bir bölgeye girmemek için özenle hareket ederiz.
Giriş Yeri ve Fiber Yerleştirme
- Bacak üzerinde uygun bir nokta lokal anesteziyle uyuşturulur ve ince bir iğne ile damara girilir.
- İçinden rehber bir tel geçirildikten sonra damar içine lazer fiberi gönderilir.
- Bu işlem sırasında ultrason görüntülemesiyle her adım yakından takip edilir.
Tumescent Anestezi (Koruyucu Sıvı) Uygulaması
- Damarın etrafına “tumescent” adı verilen ve içinde ağrı kesici özellikli sıvı bulunan bir solüsyon enjekte edilir.
- Bu sıvı damarı çevreleyen dokuyu korur ve damarın etrafını adeta bir yastık gibi sarar. Aynı zamanda lazerin ısısının çevre dokulara zarar vermesini önler.
Lazer Enerjisi ile Yakma (Ablasyon) İşlemi
- Fiber en uç kısma kadar getirildiğinde, lazer enerjisi aktif hale getirilir.
- Fiber yavaş yavaş (yani milim milim) geriye çekilirken lazer ışığı damarın iç çeperini (endotel) ısıtarak yakar.
- Bu ısınma, damar duvarındaki proteinleri (özellikle kollajen yapılarını) bozarak damarın büzüşmesine ve kapanmasına neden olur.
Damarın Kapanması ve Sonraki Süreç
- İstenen tüm segmentler (varisli damar boyunca) lazer ile kapatıldıktan sonra fiber dışarı çekilir.
- Vücut, kapanan bu damarı zamanla çözerek ortadan kaldırır. Kan akışı ise artık daha sağlıklı damarlara yönlendirilir.
İşlem genelde 30 dakika ile 1 saat arası sürer. Bazı vakalarda tek bacak, bazılarında ise her iki bacak aynı gün tedavi edilebilir. Yöntem hastaların büyük çoğunluğunda ayaktan (yani hastanede yatış gerekmeksizin) uygulanır.
Lazer Enerjisi Damarları Nasıl Kapatır?
Lazer enerjisinin damar içinde yaptığı işe dair, ufak da olsa teknik bir bakış sunmak faydalı olabilir. Lazer ışığı, belirli bir dalga boyunda (mesela 1470 nm veya 1940 nm gibi) seçilir. Bu dalga boyunun özelliği, damarın içindeki sıvı (kan plazması) ve özellikle de su moleküllerini hedeflemesidir. Lazer ışığı oradaki dokuya çarptığında bir “ısı enerjisi” açığa çıkar.
Soğuk bir mutfak tenceresinin üzerine kaynar su döktüğünüzde, su buharlaşır ve tencerenin yüzeyinde ani bir ısı transferi gerçekleşir. Lazer tedavisinde de benzer bir ısı transferi söz konusudur. Kan, aniden ısınır, hatta küçük buhar kabarcıkları (mikro buhar) oluşur. Bu buhar kabarcıkları damar çeperine çarpıp ısı yayar. Böylelikle damar duvarında “termal hasar” denilen mikroskobik yanıklar oluşur. Bu yanıklar damar duvarındaki kollajen liflerini çökertir, damar büzüşüp kapanır.
Zamanla, vücudun kendi iyileşme mekanizmaları devreye girer. Kapanan damar tamamen işlevsiz hale gelir ve vücut bu tıkalı bölgeyi ufak ufak “söker atar”. Herhangi bir ağrıya ya da kan dolaşımına kalıcı bir zarar vermez, çünkü bacakta dolaşımı üstlenen başka sağlıklı damarlar devreye girer.
Tedaviden Önce Hazırlık Süreci ve Anestezi Nasıldır?
Lazerle varis tedavisi genellikle ayaktan gerçekleştirilen ve ağır genel anestezi gerektirmeyen bir uygulamadır. İşlem öncesinde doktor, hastanın damar yapısını ayrıntılı incelemek üzere “Dupleks Ultrason” denilen bir görüntüleme testi yapar. Bu test ile damarın boyutu, kapakçıkların durumu ve varisin derecesi belirlenir.
- Lokal veya Hafif Sedasyon: Bazı durumlarda sadece bacağın tedavi edilecek bölgesine lokal anestezi yapılır. Kimi zaman, hasta rahat olsun diye hafif bir sedasyon (damar yoluyla sakinleştirici ilaç) uygulanabilir.
- Tumescent Anestezi: Bu damar etrafına enjeksiyonla verilen koruyucu sıvıdan oluşur. Hem anestezik etki sağlar hem de lazer ısısının çevre dokulara zarar vermesini engeller.
- Genel Anestezi: Çok ender durumlarda veya hasta talep ederse genel anestezi tercih edilebilir. Ancak çoğu vakada gereksizdir.
Tedaviden önce genellikle aç kalma süresi gibi katı kurallar yoktur. Bazı merkezler hafif bir kahvaltı yapılmasını önerir, bazıları ise işlem öncesi 2-3 saatlik açlığı yeterli bulur. Kan sulandırıcı veya hormonal ilaç kullanan hastaların, doktorun talimatına göre işlemden belli bir süre önce bu ilaçları kesmeleri gerekebilir.
İyileşme Süreci ve Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?
Lazerle varis tedavisinin en sevilen taraflarından biri, hasta konforunu oldukça yüksek tutması ve klasik cerrahi yöntemlere kıyasla çok daha hızlı bir iyileşme süreci sağlamasıdır. Çoğu kişi aynı gün işine veya günlük hayatına dönebilir. Ancak her tedaviden sonra olduğu gibi burada da birtakım önerilere kulak vermek, iyileşmeyi hızlandırır ve istenmeyen durumların önüne geçer:
Kompressyon Çorabı Kullanımı
- Tedavi sonrasında bacaklara elastik bandaj veya tıbbi kompresyon çorabı giydirilir.
- Bu çoraplar, bacak kaslarına destek olarak damarların rahatlamasını ve kanın sağlıklı yönlendirilmesini sağlar.
- Kullanım süresi değişebilir, ancak genellikle ilk hafta gündüzleri ya da 24 saat süreyle takmak önerilir.
Hemen Yürüyüşe Başlamak
- İşlemden sonra birkaç saat içerisinde ve hatta çoğu zaman işlem biter bitmez hafif yürüyüşler teşvik edilir.
- Yürüyüş, bacak kas pompasını çalıştırarak kan dolaşımını canlandırır ve olası pıhtı riskini azaltır.
Ağrı ve Morarma
- Minimal düzeyde ağrı, hafif şişlik ve morluk beklenen durumlardır.
- Ağrı kesiciler (örneğin ibuprofen veya parasetamol) gerekirse kullanılabilir. Şikayetler genellikle birkaç gün içinde hafifler.
Sıcak Banyo ve Sauna
- İlk günlerde aşırı sıcak banyo, sauna gibi ortamlardan kaçınmak tavsiye edilir.
- Yüksek ısı, damarlarda genişlemeyi artırarak hassasiyeti çoğaltabilir.
Spor ve Egzersiz
- Hafif egzersizler, özellikle yürüyüş, tedaviden hemen sonra teşvik edilir.
- Ağır sporlara ise genellikle 1-2 hafta ara verilmesi önerilir. Doktorun onayına göre bu süre uzayabilir veya kısalabilir.
Kontrol Muayeneleri
- Genellikle 1 hafta veya 1 ay sonra ultrasonla kontrol yapılır.
- Tedavinin başarı durumu damarın tamamen kapandığı ve istenilen sonuca ulaşılıp ulaşılmadığı bu kontrollerde değerlendirilir.
Kısacası lazerle varis tedavisinden sonra uzun süre yatakta dinlenmeye gerek yoktur. Tam aksine, kısa yürüyüşler ve bacağı fazla zorlamadan aktif tutmak iyileşme sürecini olumlu etkiler.
Kimler İçin Lazerle Varis Tedavisi Uygundur?
Bacaklarında belirgin toplardamar genişlemesi olan bu genişleme neticesinde ağrı, yanma, şişlik, kramp, ciltte renk değişikliği gibi şikayetler yaşayan birçok kişi lazer tedavisinden yarar görebilir. Ancak her varis sorunu lazerle çözülebilecek diye bir kural da yoktur. Uygun adayları belirleyen bazı kriterler vardır:
Büyük Safen Veni (Great Saphenous Vein, GSV) veya Küçük Safen Veni (Small Saphenous Vein, SSV) Yetmezliği:
- Lazerle tedavi genellikle safen venlerindeki kapakçık yetmezliğinde çok başarılı sonuçlar verir. Bu damarlar bacağın yüzeysel toplardamar sisteminin önemli kollarıdır.
Damar Çapı:
- Genellikle 15-20 mm’den daha geniş olan damarlar için ek prosedürler gerekebilir.
- Çok geniş çaplı damarlar bazen radyofrekans ablasyon veya diğer yöntemlerle desteklenmelidir.
Damarın Aşırı Kıvrımlı Olmaması (Tortuözite):
- Lazer kateteri çok keskin virajlardan geçmekte zorlanır.
- Eğer damar ciddi biçimde “kıvrım kıvrım” ise tedavi planı değiştirilebilir.
Derin Venlerde Tıkanıklık Olmaması:
- Aktif derin ven trombozu (DVT) varsa lazer tedavisi ertelenmelidir.
Hamile Olmama veya Doğumdan Sonra Değerlendirme:
- Hamilelik döneminde varisler artabilir ama bu dönemde işlem yapmak genelde tercih edilmez.
Görüldüğü gibi, kişinin damar yapısı, şikayetlerinin derecesi ve genel sağlık durumu göz önünde bulundurularak karar verilir. Uygunluk değerlendirmesi, çoğunlukla doppler ultrason eşliğinde yapılır.
Yan Etkiler ve Komplikasyonlar Nelerdir?
Lazerle varis tedavisi, klasik cerrahi yöntemler ile kıyaslandığında oldukça güvenli ve düşük riskli kabul edilir. Yine de her tıbbi müdahalede olduğu gibi bazı yan etkiler ve komplikasyon olasılıkları tamamen yok sayılamaz:
Morarma ve Ağrı:
- Birkaç gün sürebilir, genellikle hafif düzeydedir.
- Tedaviden sonra sıklıkla görünür morluklar oluşabilir, vücudun normale dönme süreci içinde bunlar azalır.
Yüzeysel Flebit (Toplardamar İltihabı):
- Varis tedavisi yapılmış damar çevresinde kızarıklık, sıcaklık ve ağrı görülebilir.
- Anti-inflamatuar ilaçlar veya soğuk kompres ile kontrol altına alınabilir.
Geçici Uyuşukluk veya Karıncalanma (Parestezi):
- Lazer fiberi geçerken veya tumescent anestezi verilirken yüzeyel sinirler etkilenebilir.
- Bu his genelde haftalar içinde kendiliğinden düzelir.
Derin Ven Trombozu (DVT):
- Çok ender görülen ama önemli bir komplikasyondur.
- Ayağa erken kalkmak, yürüyüş yapmak ve kompresyon çorabı kullanmak bu riski minimize eder.
Cilt Yanığı:
- Lazer ısısının deri yüzeyine yakın bölgelerde zarar oluşturması çok nadirdir.
- Uygun dalga boyu ve tumescent anestezi tekniği, bu riski oldukça azaltır.
Kısmi veya Tam Re-kalkma (Rekanalizasyon) ve Nüks:
- Zaman içinde tedavi edilmiş damarda tekrar açılma olabilir.
- Bu durum uzman kontrolleri ile takip edilir ve gerektiğinde yeniden müdahale edilebilir.
Neyse ki büyük oranda, bu komplikasyonların görülme sıklığı düşüktür. Tecrübeli bir ekip tarafından uygulandığında lazer tedavisi güvenle tercih edilebilir.
Uzun Vadede Başarı Oranları Nasıldır?
Varis tedavilerinde uzun vadeli başarı, özellikle “kapanan damarın tekrar açılmaması” ile ölçülür. Lazerle varis tedavisi, bu konuda oldukça iyi istatistiklere sahiptir. Farklı araştırmalar, 1-5 yıl arası takiplerde %90-95 gibi yüksek oranlarda kapalı kalma başarısına işaret eder. Bazı çalışmalarda bu oran %98’e kadar çıkabilmektedir.
Dikkat edilmesi gereken husus, varis probleminin “tamamen ortadan kalkması” ile “tekrar hiç varis oluşmaması” ayrı kavramlardır. Tedavi edilen damar eğer sorunsuz biçimde kapanmışsa, o damarda tekrar varis oluşmaz. Ancak ilerleyen yıllarda başka bir damarda varis meydana gelebilir. Çünkü varis gelişimine yatkınlık bir süreçtir ve yaşam tarzı değişiklikleri, kilo kontrolü, düzenli egzersiz gibi ek önlemler alınmadığı takdirde yeni varisler oluşabilir.
Uzun vadede tedavinin kalıcılığını artırmak için:
- İdeal kiloda kalmak
- Uzun süre ayakta kalmaktan veya bacak bacak üstüne atmaktan kaçınmak
- Düzenli yürüyüş veya yüzme gibi bacak kaslarını çalıştıran aktiviteler yapmak
- Gerekirse kompresyon çorabı kullanmak
- Düzenli kontrol yaptırmak
- Bu basit önlemler hem tedavi sonrası başarıyı korur hem de yeni varislerin oluşma ihtimalini azaltır.
Lazer Yöntemi Diğer Varis Tedavileriyle Nasıl Karşılaştırılır?
Varis tedavisinde farklı yöntemler vardır: Geleneksel cerrahi (stripping), radyofrekans ablasyon (RFA), köpük (skleroterapi) ve son yıllarda gelişen yapıştırıcı (yapışkan bazlı) tedaviler. Her yöntemin kendine göre avantaj ve dezavantajları bulunur.
Cerrahi (Stripping) Yöntemi:
- Eskinin en yaygın tedavisiydi.
- Damarı tamamen çekip çıkarma esasına dayanır.
- Uzun iyileşme süreci ve daha yüksek oranda morarma, anestezi riski gibi dezavantajları vardır.
Radyofrekans Ablasyon (RFA):
- Mantık olarak lazer ablasyonla çok benzerdir, ancak damarı ısıtmak için radyofrekans dalgaları kullanılır.
- Lazerle benzer başarı oranlarına sahiptir, ağrı ve morluk sıklığının biraz daha düşük olduğunu belirten çalışmalar vardır.
Skleroterapi (Köpük Tedavisi):
- Daha küçük çaplı varisler için uygundur.
- Özel bir köpük malzemesi damar içine verilerek damarı kapatmak hedeflenir.
- Geniş çaplı damarlarda etkili olmayabilir.
Yapıştırıcı (Medical Adhesive) Tedavisi:
- Damarın içine damar dostu bir yapıştırıcı enjekte edilerek damarın yapışıp kapanması sağlanır.
- Genelde bandaj veya kompresyon çorabına bile ihtiyaç duyulmayacak kadar konforlu olabilir.
- Yeni bir teknoloji olduğu için uzun vadeli takip sonuçları henüz lazer kadar geniş değildir.
Lazer ablasyon, pek çok merkezde hâlâ “altın standart” olarak kabul edilir. Hem yüksek başarı oranına sahip hem de uzun vadede güvenilirliği kanıtlanmıştır. Öte yandan radyofrekans ablasyon da benzer etkililik gösterir. Hangi yöntemin seçileceği, damarın yapısına, çapına, hastanın beklentilerine ve kliniğin tecrübesine göre değişebilir.
Lazer Tedavisi Sırasında Acı veya Ağrı Hissedilir mi?
Birçok kişi, lazer tedavisi dendiğinde aklında “yanma hissi” veya “canım çok yanacak mı?” sorusunu canlandırabilir. Ancak gerçekte uygulamada ağrı çok minimaldir. Zaten lazer fiberi damar içine girerken damarı uyutmak için lokal anestezi (ve bazen sedasyon) kullanılır. Ayrıca tumescent sıvı, damarın etrafını soğuk yastık gibi kaplayarak ısının çevre dokulara ulaşmasını büyük oranda engeller.
İşlem boyunca hafif bir yanma veya basınç hissi duyulabilir. Fakat bu rahatsızlık seviyesi, genelde iğne batması veya diş tedavisi anestezisindeki gibi tolere edilebilir bir düzeydedir. İşlem bittiğinde çoğunlukla hasta normal şekilde ayağa kalkıp yürüyebilir. Bazı hastalar prosedür sonrası bacakta bir gerginlik veya “ip çekiliyormuş” gibi bir his tarif eder ki bu genellikle birkaç gün içinde azalır.
Diğer Öneriler ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Varis oluşumunu tamamen ortadan kaldırmak ya da önlemek her zaman mümkün olmasa da alınabilecek bazı yaşam tarzı önlemleri süreci yavaşlatabilir:
- Düzenli Egzersiz: Her gün 30-45 dakikalık tempolu yürüyüş, bacak kaslarını aktif tutarak toplardamarlara destek olur.
- Sağlıklı Beslenme ve Kilo Kontrolü: Özellikle vücut kitle indeksi yüksek olanlarda varis gelişimi daha yaygındır.
- Uzun Süreli Ayakta Durma veya Oturmadan Kaçınma: Gerekirse aralıklı olarak yürümek veya esneme hareketleri yapmak faydalıdır.
- Bacakları Yüksekte Tutma: Dinlenirken bacakları kalp seviyesinden az yukarıda tutmak, toplardamar basıncını azaltır.
- Dar Kıyafetlerden Uzak Durma: Çok sıkı pantolon veya kemerler, bacak ve kasık bölgesinde kan dolaşımını olumsuz etkiler.
Varis tedavisinin başarısında bu destekleyici önlemler küçümsenmemelidir. Lazerle damar kapanmış olsa bile, yeni damar sorunlarının ortaya çıkmaması için bu tedbirler uzun vadede fayda sağlar.
Lazerle Tedavi Olmaya Karar Vermeden Önce Nelere Dikkat Etmeli?
- Doğru Tanı ve Değerlendirme:
Birçok kişi estetik kaygılarla doktora başvursa da varis sadece kozmetik bir sorun değildir. Altta yatan venöz yetmezlik varsa, bunun düzeyi ve boyutu doppler ultrason ile incelenmelidir.
- Uzman Seçimi:
Tedaviyi uygulayan hekimin damar cerrahisi konusunda deneyimli olması önemlidir. Lazer tedavisi küçük bir girişim gibi görünse de tecrübeli ellerde uygulanmalıdır.
- Malzeme ve Teknik:
Kliniğin hangi lazer dalga boyunu veya hangi fiber tipini (radial fiber vs.) kullandığı, teknolojik alt yapısı ve steril koşulları da önem taşır.
- Beklentilerin Gerçekçi Olması:
Lazer, bacaklardaki çirkin görünümlü varisleri ve ilgili şikayetleri genellikle büyük oranda azaltır. Ancak ciltteki ince kılcal damarlar (telenjiektaziler) veya çok küçük damar çatlaklarında ek tedaviler (örneğin skleroterapi) gerekebilir.
- Maliyet ve Sigorta Kapsamı:
Sosyal güvence veya özel sigorta tarafından karşılanma durumunu önceden araştırmak, sürpriz maliyetlerin önüne geçer.
Tedavi Sonrası Gündelik Hayat ve Uzun Dönem Takip
Lazer tedavisinden sonra genelde birkaç basit kurala uyan hastalar, kısa sürede bacaklarındaki belirgin varis görüntüsünden ve ağrıdan kurtularak yaşam kalitelerini yükseltir. Uzun dönemde de düzenli kontroller önerilir. Çünkü, bir kere damar kapatılması yapılan bacakta yeni bölgelerde ya da diğer bacakta varis oluşma olasılığı sıfır değildir.
Takip randevularında genelde:
- Doppler Ultrason ile Kapanan Damara Bakılır: Her şey yolundaysa damarda akım olmaması, yani kapanmanın devam etmesi beklenir.
- Yeni Genişlemeler Tespit Edilir: Başka bir damarda başlangıç seviyesinde varisleşme görülürse, erken evrede ek tedbirler veya küçük müdahalelerle kontrol altına alınabilir.
Özellikle bacaklarınızda ağırlaşma, şişme ya da beklenmedik ağrı hissettiğinizde, vakit kaybetmeden bir uzmana danışmak iyi olur.
Özet ve Son Söz
Lazerle varis tedavisi, son yıllarda tıp dünyasının en büyük kolaylıklarından biri olarak kabul edilir. Yüksek oranda başarı, kısa iyileşme süresi, düşük komplikasyon riski ve kozmetik açıdan tatmin edici sonuçlarıyla hastalar tarafından oldukça talep görür. Aslında bu yöntem bozuk bir boru hattını içeriden onarmaya benzer: Arızalı bölgeyi kesip atmak yerine, o kısımdan artık su (kan) geçmesin diye içeriden kapatırız. Vücut da bu kullanılmayan damarı zamanla devre dışı bırakır, böylece kan dolaşımı diğer sağlıklı damarlar üzerinden devam eder.
Tabii ki her hastanın durumu farklıdır ve lazer her zaman tek başına yeterli olmayabilir. Bazen ek olarak köpük tedavisi veya küçük cerrahi girişimler gerekebilir. Önemli olan doğru hastaya doğru yöntemi uygulayacak deneyimli bir ekiple çalışmaktır. Çünkü varis sadece bir estetik konu olmayıp, dolaşım sağlığının da anahtarıdır.
Eğer bacaklarınızda ağrılı, kabarık veya gözünüze hoş görünmeyen damarlar varsa, bir uzmana başvurarak en uygun tedavi seçeneğini belirleyebilirsiniz. Lazerle varis tedavisi, günümüzde binlerce insanın yaşam kalitesini yükselten, yürüyüşünü rahatlatan ve özgüvenini artıran modern bir yöntemdir. Daha hareketli, daha ağrısız ve daha konforlu bir yaşam için bu seçeneği değerlendirmek çoğu zaman güzel bir adım olabilir.
Unutulmamalıdır ki uzun süreli başarı için sadece tedavi olmak yetmez; aynı zamanda yaşam tarzınızı gözden geçirmeniz de gerekir. Düzenli yürüyüş, sağlıklı kiloyu koruma ve bazen de kompresyon çorabı desteği ile bacaklarınıza hak ettiği değeri vermek, varise karşı önemli bir kalkan görevi görür. Varis tedavisinden sonra çok daha rahat, hafif ve sağlıklı bacaklara kavuşmak mümkün olabilir.

Doç. Dr. Ömer Faruk Ateş, 1988 Amasya doğumludur. 2011 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olup, uzmanlığını 2016’da Ankara Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi Radyoloji Bölümü’nde tamamladı. 2019 yılına kadar aynı hastanede girişimsel radyoloji uzmanı olarak görev yaptı. Ardından Sakarya Üniversitesi’nde akademik çalışmalarına devam etti. 2024 yılı itibarıyla Sakarya Adatıp Hastanesi’nde görev yapmakta; vasküler, nörovasküler, kardiyak MRG ve koroner BT anjiyografi alanlarında hizmet vermektedir.
