Meme fibroadenomları iyi huylu meme tümörleri olarak bilinir ve genellikle cerrahi yöntemlerle tedavi edilir. Ancak teknolojik ilerlemeler sayesinde artık cerrahi dışı tedavi yöntemleri de mevcuttur. Radyofrekans ablasyonu termal enerji kullanarak tümörü yok eder ve minimal yara izi bırakır. Ayrıca mikrodalga ablasyonu daha yüksek sıcaklıklara ulaşabilir ve kısa sürede etkili sonuçlar sağlar. Bunun yanı sıra kriyoablasyon fibroadenomu dondurarak tedavi eder ve iyileşme sürecini hızlandırır. Bu yöntemler düşük risk ve olumlu estetik sonuçlarla cerrahiye alternatif olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca 4 cm ye kadar olan kitlelerde özel bir iğne ile kitleyi yavaş yavaş ancak tamamen çıkartarak tam tedavi sağlayan vakum biyopsisi yöntemi de oldukça etkin bir tedavi seçeneği sunar.
Fibroadenomlar İçin Ameliyatsız Tedaviler Neden Popüler Oluyor?
Fibroadenomlar için ameliyatsız tedaviler cerrahi alternatiflere kıyasla çeşitli avantajlar sunarak popülerlik kazanmaktadır. Yara izi anestezi riskleri ve uzun iyileşme süreleri gibi cerrahi müdahalelerin olumsuz etkilerini azaltan bu yöntemler hastalar arasında tercih edilen seçenekler haline gelmiştir. Ayrıca bu tedaviler lokal anestezi ile ayakta tedavi imkanı sunduğundan hastane yatışını gerektirmez.
Minimal İnvaziv Yöntemler:
- Radyo frekans ablasyonu (RFA)
- Mikrodalga ablasyonu (MWA)
- Kriyoablasyon
- Vakum biyopsi
Bu tedaviler genel anesteziye olan ihtiyacı ortadan kaldırır ve hastalar için daha konforlu bir deneyim sağlar. Özellikle kriyoablasyon lokal anestezi altında hızlı ve etkili bir şekilde uygulanabilir. Soğuğun doğal analjezik etkileri iyileşme sürecinde minimum ağrıyla sonuçlanır. Radyo frekans ve mikrodalga ablasyon ise kontrollü doku nekrozu yoluyla tümör dokusunu etkili bir şekilde yok eder. Vakum biyopsi de ise son teknoloji iğne ile milimetrik olarak kitle tamamen çıkartılır.
Bu yöntemlerin kozmetik avantajları da göz ardı edilemez. Cerrahi kesilere gerek kalmadan uygulanan bu teknikler yalnızca küçük delinme yani iğne izleri bırakır. Bu özellikle genç hastalar için veya estetik açıdan hassas bölgelerde bulunan fibroadenomları olanlar için önemli bir faktördür. Ablatif tekniklerle tedavi edilen hastalar daha iyi kozmetik sonuçlarla cerrahi tedavilere kıyasla daha memnun kalabilirler. Bu avantajlar fibroadenomlar için ameliyatsız tedavilerin neden popüler olduğunu açıklar ve bu yöntemlerin tercih edilme nedenlerini pekiştirir.
Radyofrekans (RF) Ablasyonu Meme Fibroadenomlarını Nasıl Tedavi Eder?
Radyofrekans (RF) ablasyon yöntemi meme fibroadenomları için etkili bir cerrahi dışı tedavi seçeneği sunar. Bu yöntem yüksek frekanslı elektrik enerjisinden üretilen ısıyla hedef dokuyu yok eder. İşlem sırasında ultrason görüntülemesi kullanılarak ince bir elektrot doğrudan fibroadenoma yerleştirilir. Elektrot üzerinden verilen alternatif akım lokal olarak ısınmaya ve dolayısıyla dokunun koagülatif nekroza uğramasına yol açar. Bu işlem esnasında çevre dokuya zarar verilmez.
- Prosedür Süresi: RF ablasyon işlemi fibroadenomların boyut ve sayısına bağlı olarak genellikle 10 ile 30 dakika arasında tamamlanır.
- Uygulama Özellikleri: Küçük lezyonlar yani 2 cm altındaki fibroadenomlar bu işleme özellikle iyi yanıt verir. Prosedür genellikle minimal rahatsızlıkla lokal veya genel anestezi altında gerçekleştirilir.
- Komplikasyon Oranları: Çok nadir görülen hafif yan etkiler arasında cilt yanıkları bulunur ancak bu komplikasyonlar oldukça düşük orandadır.
- Etkililik: Klinik çalışmalar küçük fibroadenomların tedavisinde RF ablasyonun yüksek başarı oranlarına ulaştığını göstermiştir. Bu oranlar çoğu durumda %90’ın üzerindedir.
Fibroadenomlarda Kriyoablasyonun Avantajları Nelerdir?
Fibroadenomlarda kriyoablasyonun avantajları bu yöntemi cerrahi alternatiflerden ayıran birçok özelliği içerir. Kriyoablasyon lokal anestezi altında gerçekleştirilen minimal invaziv bir işlemdir. Hastalar işlem sonrası kısa bir sürede günlük yaşamlarına geri dönebilirler. İyileşme süresi geleneksel cerrahiye göre daha kısadır çünkü büyük kesikler veya dikişler gerekmez. Böylece hastalar daha az ağrı yaşar ve daha çabuk toparlanır. Ayrıca kriyoablasyon yöntemi memenin doğal yapısını koruyarak kozmetik sonuçları optimize eder. Yara izi minimaldir ve meme konturu büyük oranda muhafaza edilir.
- Minimal invaziv: Lokal anestezi ile yapılan kriyoablasyon hastanın aynı gün içinde eve dönmesine olanak tanır.
- Kozmetik sonuçlar: Kesi olmaksızın yapılan işlem sayesinde yara izi en aza indirilir ve meme doğal görünümünü korur.
- Kısa iyileşme süresi: Dikişsiz ve büyük kesik gerektirmeyen bu yöntem hastanın hızla iyileşmesini sağlar.
- Hasta memnuniyeti: Düşük ağrı ve yüksek estetik memnuniyet hasta geri dönüşlerinde olumlu olarak raporlanmıştır.
Mikrodalga Ablasyonu Meme Fibroadenomlarının Tedavisinde Nasıl Çalışır?
Mikrodalga ablasyonu meme fibroadenomlarını tedavi etmek için yenilikçi bir yöntemdir. Bu yöntem minimal invazivdir ve mikrodalga enerjisinden yararlanarak anormal doku üzerinde etki eder. Tedavi ultrason kontrolü altında tümöre yerleştirilen bir prob ile gerçekleştirilir. Prob aktif olduğunda mikrodalgalar fibroadenomdaki su moleküllerini hızla ısıtarak doku yok oluşunu sağlar.
Mikrodalga ablasyonunun radyofrekans ablasyonundan temel farklılıkları şunlardır:
- Daha hızlı işlem süresi
- Mikrodalga ablasyonu yüksek sıcaklıklar üretebilir ve bu da daha hızlı doku tahribatına yol açar. İşlem süresi fibroadenomanın boyutuna bağlı olarak 3 ila 8 dakika arasında değişir.
- Daha derin penetrasyon
- Mikrodalgalar çevre dokuların kan akışından daha az etkilenir bu da tedavinin daha derin dokulara etkili bir şekilde nüfuz etmesini sağlar.
Güvenlik ve etkinlik açısından mikrodalga ablasyonu meme fibroadenomlarının tedavisinde yüksek başarı oranları sunar. Yapılan çalışmalar bu yöntemin güvenli olduğunu ve anlamlı hacim azalması ile hastaların büyük çoğunluğunda tam ablasyon sağladığını göstermiştir.
Komplikasyonlar genellikle nadirdir ve geçici cilt tahrişi gibi küçük yan etkilerle sınırlıdır. Ciddi komplikasyonlar çok nadir görülür.
Kozmetik sonuçlar genellikle mükemmeldir. Hastalar çoğunlukla herhangi bir yara izi veya şekil bozukluğu bildirmemektedirler. Cerrahiye kıyasla ciltte kesik olmaması estetik sonuçları olumlu yönde etkiler.
Vakum Biyopsisi Meme Fibroadenomlarını Nasıl Tedavi Eder?
Ameliyatsız olarak hastanın kitlesi lokal anestezi veya hastanın tercihine göre hafif sedasyon eşliğinde özel bir iğne yerleştirilir. Memedeki kitleye ultrason eşliğinde ulaşılır. Yaklaşık 45-60 dakika içinde 4 cm ye olan kitle tamamen çıkartılır. Hastanın meme dokusunda kesi olmadığından estetik olarak minimal etki gözlenir. Kitle tamamen çıkartıldığı için aynı zamanda hem tedavi hem de biyopsi yapılmış olur.
İşlem sonrası işlem yapılan yerde kızarıklık morluk şişlik ağrı gibi yan etkiler beklenebilir. Bu semptomlar genellikle birkaç gün içinde kaybolur. Bol dinlenmek, bol sıvı tüketmek, kesi bölgesini temiz tutmak ve doktorunuzun talimatlarına uymak önemlidir. Nadir durumlarda enfeksiyon, kanama veya hematom gibi komplikasyonlar yaşanabilir. Ateş, aşırı kanama, artan ağrı veya herhangi bir endişeniz olursa doktorunuza başvurmanız gerekir.
Biyopsi sonuçları genellikle bir hafta ila iki hafta içinde çıkar ve doktorunuz sonuçları size açıklayarak gerekli tedaviyi planlayacaktır.
Fibroadenom Ablasyonu İçin Hasta Uygunluğunu Hangi Faktörler Belirler?
Ameliyatsız meme fibroadenomu tedavisi çeşitli faktörlerin göz önünde bulundurulmasıyla belirlenir. Fibroadenomun boyutu önemli bir kriterdir. Genellikle 0,5 ila 3,0 cm arasındaki tümörler için ablasyon uygun kabul edilir. Özellikle 2,5 cm ve üzeri boyutlardaki lezyonlar için birden fazla ablasyon seansı gerekebilir.
Tümörün konumu da tedavi yönteminin belirlenmesinde kritik bir rol oynar. Ultrason ile erişilebilir ve net bir şekilde görülebilen tümörler cerrahi dışı yöntemler için daha uygun adaylardır. Derin veya kritik yapıların yakınında yer alan tümörler genellikle bu yöntemlerle tedavi edilmez.
Hasta yaşı da dikkate alınan bir başka faktördür:
- 35 yaş altı genç kadınlar genellikle konservatif tedaviye yönlendirilir.
- 35 yaş üstü kadınlar ise ablasyon için daha uygun adaylardır özellikle belirli risk faktörleri taşıyorlarsa.
Histolojik onay ablasyon işlemine başlamadan önce mutlaka alınmalıdır. Tümörün iyi huylu olduğu biyopsi veya ince iğne aspirasyonu ile onaylanmalıdır.
Hasta tercihleri de tedavi yönteminin seçiminde önemli bir etmendir. Çoğu hasta yara izi bırakmayan ve meme estetiğini koruyan yöntemleri tercih eder:
- Kriyoablasyon
- Yüksek yoğunluklu odaklanmış ultrason
Son olarak klinik kılavuzlar semptomatik, büyüyen veya estetik olarak rahatsız edici fibroadenomlar için ablasyonu önerirken daha büyük veya hızlı büyüyen lezyonlar için cerrahi yöntemleri önermektedir.
Cerrahi Olmayan Fibroadenom Tedavilerinin Riskleri ve Komplikasyonları Nelerdir?
Meme fibroadenomlarının cerrahi olmayan tedavileri bazı riskler ve komplikasyonlar içermektedir. Bu tedaviler hastalara minimal invaziv bir seçenek sunarken dikkat edilmesi gereken bazı olumsuz etkileri de beraberinde getirir.
- Cilt Yanıkları: Isı tabanlı ablasyon yöntemleri olan RFA ve HIFU cilt üzerinde yanıklara neden olabilir. Soğutma pedleri kullanılmasına rağmen yüzeysel yanık vakaları yaşanabilmektedir.
- Eksik Ablasyon: Büyük lezyonlarda veya hayati yapıların yakınındaki tümörlerde eksik ablasyon olasılığı artar. Özellikle kriyoablasyon 1,5 cm’den büyük fibroadenomlarda tam olarak etkili olamayabilir.
- Lokal Nüks: Tedavi edilen bölgede tümörün yeniden ortaya çıkması her ne kadar nadir de olsa mümkündür. Özellikle kriyoablasyonla tedavi edilen hastalar arasında lokal nüks oranları %2 ila %5 arasında değişmektedir.
- Kozmetik Sonuçlar: Tedaviler genellikle iyi kozmetik sonuçlar vermekle birlikte bazen doku çekilmesi veya skarlaşma gibi istenmeyen estetik sorunlar ortaya çıkabilir. Kriyoablasyon sonrası hastaların çoğu sonuçlardan memnun kalmaktadır.
- Tedavi Sonrası Enflamasyon ve Ağrı: Tedavi sonrası şişlik ve morarma gibi enflamasyon belirtileri ile hafif ila orta derecede ağrı sıkça görülür. Bu semptomlar genellikle kısa sürede çözülür.

Doç. Dr. Ömer Faruk Ateş, 1988 Amasya doğumludur. 2011 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olup, uzmanlığını 2016’da Ankara Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi Radyoloji Bölümü’nde tamamladı. 2019 yılına kadar aynı hastanede girişimsel radyoloji uzmanı olarak görev yaptı. Ardından Sakarya Üniversitesi’nde akademik çalışmalarına devam etti. 2024 yılı itibarıyla Sakarya Adatıp Hastanesi’nde görev yapmakta; vasküler, nörovasküler, kardiyak MRG ve koroner BT anjiyografi alanlarında hizmet vermektedir.